"Business Intelligent" - I

3 Eylül 2007 Pazartesi


Günümüz iş dünyasında işletmeler için en önemli şey "Bilgi" ve bilgiyi elde edecek, değerlendirecek her türlü kaynak firmalar için çok önemli. Kurumsallaşmayı hedefleyen her türlü işletme, rakipleriyle rekabet ederken bilginin gücünü muhakkak ki kullanmak zorunda. Gelişen teknoloji sayesinde bilgiyi derlemek kolaylaşmasına rağmen, elde edilen veriyi yorumlayarak analiz etmek ve işe yarar hale getirmek de bir o kadar zorlaşıyor. Çok şükür ki, bilgiyi yorumlama konusunda kurumların imdadına yine teknoloji yetişiyor.




Son zamanlarda eminim birçoğunuzun sıkça duymaya başladığı bir terim "Business Intelligent - İş Zekası". İş zekası uygulamaları, sadece veriyi analiz etmekle kalmıyor tabiki; aynı zamanda kurumların karar alma süreçlerini hızlandırıyor, gelir ve performans artışı sağlıyor.

İş zekası çözümleri deyince aklınıza ne geliyor bilmiyorum ama basitçe ifade etmek gerekirse, verileri derleyerek bir araya getiren, yine sizin yönlendirmenizle bu verileri kolay ve hızlı bir şekilde rapora çevirebilen ve hatta yorumlayabilen bilgisayar programları yada veritabanları.

Artık büyük yazılım firmaları, eskiden ticari paket program diye adlandırılan ve genellikle firmaların muhasebe verilerini içeren yazılımlar üretmekten sıyrılıp, bu tür yazılımlara yöneliyor. Bu yazılımlar, kurumların sadece muhasebe verilerini değil, satış, satın alma, insan kaynakları, crm, üretim, pazarlama, halkla ilişkiler ve daha aklınıza gelebilecek her türlü süreçle ilgili depolanmış verisini analiz etme ve birleştirme yeteneğine sahipler. Bu sayede verilerin bilgiye, bilginin yoruma, yorumun karara ve kararın eyleme dönüştürülebilmesi mümkün hale geliyor.


(Devamı var...)

Çok Renkli Boya Piyasası

2 Eylül 2007 Pazar

Geçen gün ziyarete gittiğimiz bir yerde muhabbet sırasında "Bu yıl evi de boyamadık.." cümlesini duyunca, aklıma yine eskiler geldi. Saten duvar boyaları çıkmadan önce en popüler olanı plastik duvar boyalarıydı ve her kış sonu sobalar yüzünden is olmuş ve kararmış duvarlar mutlaka boyanırdı. Kaloriferlerin sobaların yerini almasından sonra da bu gelenek devam etti, çünkü eski tip döküm kalorifer petekleri de en az sobalar kadar is yaparak duvarların kirlenmesine neden oluyordu. Ama bahsetmek istediğim asıl konu kalorifer yada sobalar değil, duvar boyaları.

Son günlerde boya firmalarının reklamlarına dikkat ettim bu yüzden. Şu anda ekranda dönen 4 boya markasının reklamı var. Marshall, DYO, Fawori ve Filli Boya.


Filli Boya genellikle reklam filmlerinde ünlüleri oynatmayı tercih ediyor. Artık hepimiz alıştık buna. Ama nedense, başlarda bana başarılı gibi gelen Filli Boya reklamları, son zamanlarda hiç ilgimi çekmemeye başladı. Galiba markanın, reklam filmlerini değiştirme zamanı gelmiş.

DYO ise, mükemmel bir icat olarak nitelendirilen, nano teknoloji ile üretilen ve kendi kendini temizleyebilen akıllı boyalar piyasaya sürmüş fakat nedense reklamı berbat. (Ürünle ilgili haberi buradan okuyabilirsiniz.) Reklamda sadece dış mekan bir duvarın bir bölümü DYO Nano ile boyanıyor ve reklam filmi 6 ay ileri sarılıyor. Sonuç olarak bu müthiş icat için çekilen reklam filmi, maalesef üretilen ürünü ön plana çıkartmaya yetmeyecek kadar başarısız.

Fawori Boya Piyasası reklamı ise, gerçekten anlaşılmaz ve çok saçma bir reklam olmuş. Defalarca izlememe rağmen, kimin ne dediğini anlamam mümkün olmadı.

Ve son olarak Marshall Fashion. Reklam kesinlikle mükemmel. Reklamın başından sonuna kadar renklerin dansını izlemek benim çok hoşuma gitti. Ürünün adı da yine bir o kadar ilgi çekici ve kaliteli.

Kış iyice gelmeden, ben de oturma odamı kendim boyamak istiyorum. Tercih edeceğim markayı da şimdiden seçtim bile :)

Yeniden...

1 Eylül 2007 Cumartesi

Hizmetchi benim ilk blogumdu. Yıllardır hizmet sektöründe çalıştığım için bloguma da böyle bir isim vermiştim. 2007 yılı başından bu yana o kadar yoğun geçti ki, Hizmetchi'ye yeteri kadar zaman ayıramadım. Sanırım bu yüzden bana kırıldı :) Çünkü 2 gün önce, artık bloguma zaman ayırayım ve önce tasarımını düzenleyeyim derken bir anda eski postlarımın üçer kez yayınlanmaya başladığını farkettim. Aslında problem benim sürekli kodları karıştırmamdan kaynaklandı ve sonuç olarak buradayım.

Yazacağım çok şey var...

Buket Uzuner'in de dediği gibi "Yazmak ilaç gibi..."