Tipitip...

1 Aralık 2006 Cuma


Çiklet çiğneyen herkes bilir. Çikletlerin içinde çizgi kahramanların maceraları yer alır. Tipitip de bu kahramanlardan biridir. Ambalajını açtığınızda çikleti önce koklar daha sonra çiğnersiniz. Kocaman gözlüklü, yuvarlak şapkalı ve papyonlu Tipitip'in maceraları eskiden çocuklar tarafından heyecanla okunur ve karikatürleri biriktirilirdi. Şimdilerde zamane çocukları tarafından belki takip edilmiyor ama yaratıcısı Bülent Arabacıoğlu her zaman neşeli, beceriksiz Tipitip'in serüvenlerini çizmeye devam ediyor. Arabacıoğlu "Benim gerçek oğlum dünyaya gelmeden önce Tipitip doğmuştu. Oğlum bugün 28, Tipitip ise 31 yaşında" diyor.

Tipitip nasıl doğdu?
Yıldız Üniversitesi Harita Mühendisliği Bölümü'nde okurken okulu yarım bırakmıştım çünkü çizgi dünyasında olmak istiyordum. Yaşım 24'tü. Henüz evlenmemiştik, sevgilime "Haberin olsun karikatürcülüğe başlıyorum" dedim. Profesyonel olarak çizmeye başladığım üçüncü ayda Hürriyet gazetesinin ilavelerine bir şeyler çizmeye başladım. Ardından Çarşaf'ta ve "En Kahraman Rıdvan" tiplemesini yarattığım Gırgır'da çizmeye başladım. 1974'te Kent Gıda yöneticileri çocuklara hitap eden sevimli bir tip bulmaya çalışıyordu. O dönemde yassı, dört köşe, büyük sakızlar vardı. İlk kez "bazuka" diye tabir edilen bir sakız çıkacaktı ve içinde karikatürler olacaktı. Ben bir sürü taslak çizdim ve onlara götürdüm. Onlar da Tipitip'i seçtiler.

"İlk seslendirmeyi Şener Şen yaptı"
Bu isim nereden çıktı? Kent'teki yöneticilerin ilk eskizlere bakarken "Ne biçim tip bu?", "Tipi de tipmiş" gibi tepkileri oldu. Tipitip adı da hemen orada çıktı zaten. Çocuklar tarafından o kadar çok sevildi ki 3 yıl sonra Tipitip'in çizgi filmini yaptık. O dönemde sadece TRT vardı. Televizyonda her hafta bir dakikalık, esprili çizgi film reklamı yapmaya başladık. Bunun 55 saniyesi Tipitip'in macerası, 5 saniyesi ise sakızın reklamıydı. Eşim dahil 8 kişi senaryosunu yazıyor, çiziyor ve sunuyorduk. Tipitip'i çizip boyadıktan sonra seslendirmeye götürüyorduk. İlk yaptığımızı Şener Şen seslendirmişti. O dönemde Şener Şen, Şehir Tiyatroları'ndan henüz ayrılmamıştı. Çok güzel bir seslendirme olmuştu. Biz buna iki-üç yıl devam ettik. Ekonomik krizden dolayı çizgi filme son verildi.

Çocuklar neden bu kadar çok seviyordu Tipitip'i?
Çocuklar hem sakızların içinde hem de televizyonda Tipitip'i görüyordu. Bugün insanlar dizileri nasıl bekliyorsa o dönemde çocuklar cuma günleri Tipitip'i televizyon karşısında bekliyordu. Onlar Tipitip'i canlı bir varlıkmış gibi düşünüyordu. Çocuklardan mektuplar gelmeye başladı. Mektuplarını Tipitip'e yazıyorlardı. O onlar için bir kahramandı ve kahramanların yaptığı her şey doğruydu. Mektuplarda annesini, babasını Tipitip'e şikayet edenler vardı. Ben normal bir şekilde çizerken kendimi birden pedagog gibi hissetmeye başladım. O karikatürde çocuklar bunu yanlış anlar, şunu yaparsam onlara kötü örnek olur diye kendime bir otokontrol sistemi koydum.



Yıl 1974...
Tipitip'in papyonlu, kocaman beyaz gözlüklü, yuvarlak şapkalı ilk hali çocuklar tarafından çok tutuldu. Tipitip sevimli, iyi bir aile çocuğuydu ve her işi yüzüne gözüne bulaştırırdı.
Yıl 2005... Tipitip yeteneksizliğinden bir şey kaybetmedi. Ama görünümü çok değişti. Şapkası düştü, kakülü göründü. Papyon yerine kravat takmaya başladı.



"Bir can yoldaşı lazımdı, böylece Tipitoş doğdu"


Çocukların Tipitip'i bu kadar sevmesinin üzerine şirket de kampanya üstüne kampanya düzenlemiştir, değil mi?
Aslında tam tersi, çocuklar kendi kendilerine kampanya başlattı. Sakızlardan çıkan karikatürleri biriktirip şirkete gönderdiler. Ortada bir kampanya falan yoktu. Gün geldi 84 bin adres birikti. Şirket de bunun üzerine onlara tişört, kalem göndermeye başladı. Gerçekten bu ilişki çok sıcaktı. Çocukları hiçbir zaman sömürmedik. Tipitip bir üründü ama onun reklamını yaparken şöyle sakızdır, böyle iyidir dememiştik. Onlara "Neşeli Dostunuz" sloganıyla Tipitip'li takvimler, puzzle'lar yaptım.

Bugünkü Tipitip ile 1970'lerdeki Tipitip arasında ne gibi farklılıklar var?
İlk başta Tipitip tek başınaydı. Arada bir başka karakterler girip çıkıyordu hayatına. İlk çıktığında papyonu, yuvarlak bir şapkası, iri gözlükleri vardı. Zaman değişti. Papyon yerine kravat koydum. Tipitip'in kakülü ortaya çıktı. Tipitip çıktığında 15 yaşındaysa şimdi 45 yaşında. Bazı espriler yapmak istiyordum ama tek başına olmuyordu. Yanına bir can yoldaşı, eş lazımdı. Tipitip'in karısı Tipitoş böyle doğdu. Bir süre sonra çevremdekiler "Bu adam kısır mı, bunun çocukları niye olmuyor?" demeye başladı. Tipitip'in oğlu Tipican, kızı Tipicik ve köpekleri Tipitop oldu.

Ama Tipitip'in huyu değişmedi, değil mi?

Değişmedi. Tipitip bir aile çocuğu, düzeyli ama beceriksizdi, hâlâ da böyle. Beceriksiz ama neşeli biri.

Şimdiki çocuklar hâlâ Tipitip'i takip ediyor mu?

Çocukların tercihleri değişmeye başladı galiba. Düşük fiyatlarla mal edilen sakızlar çıktı. Onlarla baş edemez hale geldik. Şu an Tipitip tanınırlılığı en yüksek markalardan biri ama satışı çok düşük. Piyasa koşullarından dolayı bugün eski günlerinden uzak.

Tipitip'in eski şaşaalı günleri yok.Bu durum sizin çizgilerinize yansıyor mu?
Elbette o günkü motivasyonumla bugünkü motivasyonum aynı değil. Eski günleri özlüyorum. O dönemin çocuklarının dünyası çok farklıydı. Hayal güçleri daha fazlaydı. Şimdikilerin önlerine her şey hazır veriliyor. Televizyonda bile bir dizi seyrediyorsunuz, "Sen bilmezsin, burada güleceksin" diye gülme efekti koyuyorlar.

Kaynak : Milliyet

0 yorum: